28 Ocak 2011 Cuma

Şirinler şehirde

Şirinler bile bu büyük şehre alıştı; biz niye yakınıp duruyoruz hâlâ? Tembel Şirin çalışma hayatına uyum sağlarken, Huysuz Şirin çoktan kraldan çok kralcı oldu bile. Gözlüklü Şirin gözlerini çizdirdi, Şirine mutluluğu ararken kendini unuttu, Şirin Baba'yı ise kimse takmıyor. Etrafta o kadar çok Gargamel var ki, o bile bunalıma girdi, antidepresanlarla yaşıyor.

18 Ocak 2011 Salı

Suskun prenses Suadiyonos

Kral Kadikoyus, ülkedeki hiçbir mert savaşçıyı güzeller güzeli kızı Suadiyonosa layık görememektedir. Yıllar geçtikçe Suadiyonos iyice içine kapanır. Kral artık önüne birçok eş adayı çıkarıyordur ama bu kez prenses hiçbirine "Evet" dememektedir. Kızının haline bir türlü çözüm bulamayan kral, sonunda kızının gönlünü fethedecek kişiye tahtını devredeceğini açıklar. Bunun üzerine Bağdatlı yakışıklı mimar dönemin en büyük tiyatrosunu yapar. Yakışıklı mimara yardım etmek isteyen Yunan tanrıları da sabaha karşı merdivenlere, prensesin kalbini çalacak şu cümleleri yazar: "Bakma suskun durduğuma yanardağlar da suskundur unutma!"

10 Ocak 2011 Pazartesi

Filtre kahve falı

Kurumuş dallar görüyorum. Sıkıntılı günlerden geçiyorsun. Ama üç vakte kadar dallar yeşillenecek, bahar gelecek. Bu kışı atlatınca feraha ereceksin. (Hadi bakiyim, bardağı yıka da falın çıksın)

6 Ocak 2011 Perşembe

İstasyon insanları


Bir gün bir istasyon gördüm trenleri geciken
Yolcular ellerinde tek kişilik bir bilet
Henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret
İstasyon insanları buradalar tesadüfen
Aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden

3 Ocak 2011 Pazartesi

Boya!

İstanbul'da duvarlarda bir ara "Bel fıtığı 0535xxxxxxx" yazıları vardı. Sonra "Sinem Kobal seni seviyorum"ları gördük. Şimdi de "Boya!". Anlamı nedir bilemiyorum...

1 Ocak 2011 Cumartesi

Dışı seni, içi beni yakar

Eski çağlarda ölenlerin arkasında mum yakmak, bir çeşit kurbanmış. Şimdi ise süslü püslü mumlar, aşka kurban ediliyor sanırım.